y

Salı, Mart 14, 2006

AĞCA KİMDİR??

Mehmet Ali AĞCA, bir zamanlar devlet adına çalışmış veya devlet tarafından kullanılmış bir ülkücüdür.. Daha doğrusu ülkücüydü.. Bu açıklamaları yapan ben değil İbrahim ÇİFTÇİ dir.. Ben kouşmayı olduğu gibi yansıtayım yorum sizlere kalsın..

Bu konuda bir bilensiniz ve söyleyecekleriniz ilginç olabilin Sizce Mehmet Ali Ağca kim?
Ağca, Malatya'daki dar gelirli bir ailede yetişmiş, önce Ankara'da, sonra istanbul'da öğrencilik yapmaya çalışmış bir Anadolu çocuğudur. Buraya kadarı kesin. Ama öğrenciliğinden sonraki Ağca bir muammadır.
• O zaman muammayı çözmek için tek tek sorayım: Meselâ bazen Çakal Carlos'a özenen, bazen kendini Mesih ilân eden, gözünü kırpmadan adam vuran bir psikopat mı?
Mesih'im dediğine ilişkin haberleri okuduğumda güldüm. Ama yıllarca tek başına hücrede yatmış biri olarak onu anlayabiliyorum. Çünkü hapishane insanı kendisinden alır ve geriye akıl, irade diye bir şey bırakmaz. Ayrıca bu sırf kendisini korumak adına oluşturduğu bir davranış kalıbı da olabilir. Yani bir taktik. Düşünsenize, silah sıktığı insan dünyanın odağı. Hedef tahtası çok büyük. O yüzden böyle Mesih, Fatima gibi hikayelerle kendisine nefes alacak bir alan yaratmaya da çalışmış olabilir. Doğrusu Ağca bana göre deli değil. Ama Ağca bundan sonra da o çizdiği Ağca olmaya devam etmek zorunda. Artık başka çıkış yolu yok.
• Bu birinci yorumdu. İkinci yorum; sadece Papa davasıyla ilgili 124 değişik ifadeyi vermeyi beceren süper bir beyin?
Bir insanın bilgisi ve ona ulaşan bilgi akışı yoksa onun verdiği her ifade farklı olur. Başka başka şeyler söyleyip sürekli zaman kazanmaya çalışır. Ağca, bunu analiz edecek akla sahip olmayanların gözüne zeki görünebilir, ama asla süper bir beyin değil.• Camiada nasıl bilinirdi? Ağca'yı bizim camiada tanıyan çok yoktur. Olsa olsa bir iki kişi bilir.
• Meselâ Ağca, "Bizim çocukların" (80 darbesi yapılınca ABD'li bir subay "Bizim çocuklar başardı" demişti) çocuğu olabilir mi?
Pentagon görevlisinin kimin için "Bizim çocuklar" dediği çok açık. Ben size isim vereyim hatta: Kenan Paşa, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya. Bunları hatırlar mısınız; 12 Eylül'den sonra her hafta sonu Antalya'da Konyaaltı'na giderlerdi. Çünkü orada gemiler vardı. Gemidekilerle görüşürler, raporlar verir, izinler alır, durum tespiti yaparlardı. Yani "Bizim çocuklar"ın adresi de ismi de belli. O yüzden birincisi ülkücülere "Bizim çocuklar" ya da "Bizim çocukların çocuğu" denmesi hakaret olur.
• Ama kontrgerilla diye de bir şey var?
Kontrgerilla farklı. Kontrgerilla tanımı literatüre Ecevit'in bir hediyesidir, ama bugün kendi bile tarif edemez. Peki kontrgerilla denilen bir yapı gerçekten var mıydı? Bunu da kimse ispat edemez. Fakat kontrgerilla denmesine neden olan bir gerçek var: O da eskinin Özel Harp'i, şimdinin Özel Kuvvetler Komutanlığı. Bunların yetiştirilmesi ve organizesinde Pentagon desteği vardır, doğru. Ama sonuçta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiyerarşisinde yer almaktadır.
• Şöyle sorayım: Türkiye'de her türlü kanunsuzluğa hakkı olan, strateji öğrencileri kullanmayı gerektiriyorsa kullanan, yargıya söz geçirmek gerekiyorsa geçiren, siyaset gerekiyorsa yapan, asan, kesen gizli bir yapı var mı yok mu?
Var. Tüm devletlerde var bu ve tarihin her döneminde de olacak.
• Ağca'yı bu yapı kullanmış olabilir mi?
"Bizim çocukların çocuğu" dediğim bu. Evet, İpekçi olayında bu dediğiniz olabilir. Ama Ağca buradan gittikten sonra artık o yapıyı da aşmış biridir.
• Meselâ KGB'nin kiralık katili mi olmuştur?
İki nedenle KGB var diyebiliriz: Doğu-Batı bloklarının çatışması bir, Ortodoks-Katolik çatışması iki. Ama sadece KGB değil, KGB'nin de içinde olduğu bir organizasyon diyelim buna.
• Bütün dünyayı Ağca'nın arasındaki servisin KGB olduğuna inandırmaya çalışan da CIA görevlisi Paul Henze'ydi. Bu sizde bir istifam uyandınyor mu?
Tabii, çünkü Henze sadece CIA'nın çok etkin bir ismi değil, aynı zamanda da Yahudi kökenli. Bana göre dünyada Yahudisiz hiçbir hareket düşünülemez. MOSSAD da Yahudi sermayesi de işin içindedir. Enteresan bir şey de Ipekçi'nin Selanik kökenli olması. Bir taşla çok kuş vurmak buna denir; çünkü bu sayede ipekçi olayında da "MOSSAD bu işi yapmaz" görüntüsü verilmiş olabilir.
• İşin içinde herkes var diyorsunuz fakat hâlâ Ağca'ya bir tanım arıyoruz: Örneğin Ağca'ya "ülkücü" demeye ne dersiniz?
Hayır, Ağca şu anda ülkücü değil.
• Ne zaman ülkücüydü?
O ilk zamanlarda.
• Meselâ İpekçi'yi öldürürken ülkücü müydü?
Hayır o zaman değil. Öğrencilik döneminde bize sempatisi olabilir. Ama başka tip bir yapı içine girip de ülkücülüğü bitirmiş, ülkücülüğü töhmet altında bırakacak, bu teşkilatı sıkıntıya sokacak hiç kimseyi biz ülkücü olarak görmeyiz. Geçmişinde bizimle olan gönül bağına tabii ki saygı duyarım, ama "eski ülkücü" lafını da kabul etmiyorum. Hep eskinin hatırına bu teşkilata zarar veren yüzlerce insan var. Eski insan olmaz; eski endüstri ürünü olur, eski fabrika imalâtı olur. Onların da kullanılma ömrü, amortisman değeri açısından baktığımızda sekiz yıldır. Sekiz yıl sonra âtıl hale gelirler ve değerleri sıfırdır. "Eski ülkücü" denilenler de aslında bu tip makineleşmiş ürünlerdir.
• Peki Ağca'nın Çatlı, Çelik, Özbey, Şener vs'le olan arkadaşlıklarını nasıl açıklıyorsunuz?
Onlar münferit arkadaşlıklar. Çatlı benim de arkadaşımdı. Bundan da gurur duyarım. Ama farklı bir alana gitmiş, benim inanç dünyamla ilişkisi kesilmişse ondan sonrası sadece benim münferit bir arkadaşım olarak kalmıştır. Bu arkadaşlığı siyasi boyutuyla yürütmek mümkün değil, şık da değil. Mahir Kaynak örneğin. Bir zamanlar DevGenç'in içindeki isimdi. Peki Mahir Kaynak'a bugün devrimci demek mümkün mü?
• Kaynak MiT'in bir görevlisi.
Görevi oymuş, yapmış.Tamam, ben de onu söylüyorum, aynı şekilde. Çatlı'yı zamanında en çok savunan benim, ama farklı teşkilatlarla, hatta milletlerarası kurumlarla ilişkileri olan insanların ülkücü olarak tarif edilmesi vicdansızlık ve insafsızlık olur. Bırakın milletlerarası boyutunu adam bugün Anavatan'a hizmet ediyor, ben ülkücüyüm diyor. DYP'de çalışıyor, ben ülkücüyüm diyor. Nasıl ülkücüsünüz siz? Ülkücülüğün bütün malzemesini kullanıp, siyasi bağı olmayan ülkücü olabilir mi?
• Çatlı için bunları sizin söylemeniz çok önemli, ama yine Ağca'ya dönersek ülkücü mü dedim, hayır diye yanıtladınız. Peki faşist mi?
Hangi manâda faşist?
• Bildiğimiz faşist?
Literatürdeki manâya uymuyor. Uyması için küçük, yeni milletleşme safhasındaki bir soya mensup olması, ona uygun da davranış geliştirmesi lâzım. Ama Hitler, Mussolini, Sırp faşizminin davranışları Ağca'da yok. O yüzden hayır, faşist de diyemeyiz.
• Terörist?
Evet, terörist olabilir.
• Buraya kadar ki konuşmamızda İbrahim Çiftçi'nin gözünden Ağca'yı dinledik. Ama şimdi sizden daha derin, daha can yakıcı bir sorunun yanıtını almalıyız. Lütfen samimi fikrinizi söyleyin: Türkiye'nin niye bir Ağca'sı oldu?
Bu sorunun yanıtı sistemde. Türkiye Cumhuriyeti'nin idari yapısı içersinde, devletin sistematiği içersinde aradığımız zaman bu sorunun yanıtı var.
• Sizin yanıtınız ne?
Ağca'nın kurbanlarını biliyoruz da peki Ağca kimin kurbanı? Ve size göre Ağca'yı kim yarattı?Sistem yarattı. Türkiye'yi şekillendiren sistem... Ağca'yı da, beni de, öbürünü de... Bu işin gerçeğine geldiğimiz zaman bunları konuşmamız lâzım. Siz beni buraya niye çağırdınız? Bir sürü İbrahim Çiftçi var, ama ben niye çağırılıyorum? Enteresan bir konuda bilirkişi konumuna geldiğim için. Niye getirildim peki bu konuma? Bu kadar eğitim almış, iyi kötü bir noktaya gelmiş, kalifiye bir insan olarak, göze batmadan hizmet etmeye ve hayatını yaşamaya çalışan bir insan konumunda olmak varken, neden herkesin aklına hep bu tip şeylerle gelen biriyim? Tabii ki bu sistemin ürünüdür bu. Böyle bir sistemden tabii ki daha bir sürü Ağca çıkar.
• Peki nedir bu sistem?
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, 1945 Yalta Konferası'nda üç vatandaş oturdu, dünyayı paylaştı: Roosevelt, Churchill ve Stalin. Dünyada hiçbir millet yoktur ki bizden gayrı harbe katılmadan harp galipleri tarafından paylaşılıp da kendisi tarif edilen, bir kalıba sokulan Türkiye'ye sen busun dendi ve o kalıp aynen kabul edildi.
• Yani "Ağcalar" 1945'in bir ürünü mü?
Ürünü tabii, çünkü her şey önemli ölçüde orada başladı. O kalıba girdikten sonra Türkiye'nin çıkma şansı kalmadı. Bizim devlet yöneticileri de bu tarifi aynen benimsedi ve işlerine geldi. 1980'e böyle gelindi.
• Ağca'nın daha cezası bitmeden çıkmasına neden olan, o yanlış hesabı yapan da bu sistem mi?Adaletin elbette herkese tavizsiz uygulanması lâzım. Orada hemfikiriz. Ama Ağca 3 yıl erken çıkmış, 5 yıl geç çıkmıştan ziyade bu Ağcaları oluşturmayacak yapıyı nasıl kurarız, kafayı asıl buna yormalıyız. Nasıl Ağcalar oluşmayacak veya nasıl Çiftçiler? Bu yapıyı oluşturalım ki bir daha Vatan gazetesi İbrahim Çiftçi'yi bu konuların uzmanı olarak çağırmasın. (Bu söz üzerine gülünce Çiftçi ciddi bir şekilde devam ediyor) Gülüyoruz, ama bunlar acı. Biz denek değiliz yani. Emin olun bu ülkede siyasi bir cinayet olduğu zaman benim geceleri gözüme uyku girmiyor.
• Yine beni yazacaklar diye mi?
Yazmayı da bırakın, ya alınırsam? Bahriye Üçok benim evimin arkasında öldürüldü, günlerce ben kâbus gördüm. Akın Birdal vuruldu, o da tam benim büromun arkasında. Düşünebiliyor musunuz?
• Sürekli zan altında olma hali...
Yani... Bu hoş bir şey mi bir insan açısından? İşte bence bu alanlardaki boşlukları dolduracak, insanlarda şüphe ve evhama yol açmayacak, dolayısıyla sosyal yapının tek temel dayanağı olan hukuka güveni sağlayacak bir yapıyı oluşturmalıyız. Bana göre Ağca'nın yatma çıkma hesabını değil, bu sonuca yol açan nedenleri tartışmalıyız. Gündem bu olmalı.
• Acaba hakkında bu kadar konuştuğumuz Ağca sadece mavi bir kazak görüntüsü olabilir mi? Yani "Aslında o kazağın içi boştur, Ağca sadece bir piyondur ve hiçbir hükmü olmayan koca bir sıfırdır" denebilir mi?
Kazağın içi çok boş olmasa da çok da dolu değil. Piyon olmaya gelince... Evet piyon olabilir, kullanılmıştır, o kesin. Ama ne derece, hangi ideallerle, nereye kadar kullanıldı? Bu noktada uluslararası koordinatlara bakmak lâzım.

<$Blog0nts:

<$BlogYorum Gönder

<$Blog
Ad:
Konum: Her Yer Bu Vatan Toprağıdır, Türkiye

Ben 23 Yaşında fakat aklı başında biriyim.. Yüksek Okul mezunuyum.. Ancak çalıştığım için açık öğretimden 4 yılık bitirip yüksek lisans yapacağım.. Eğlenmeyi çok severim.. Fakat iş zamanı iş eğlence zamanı eğlence.. Artı Türkiye için bir şeyler yapmaya çalışıyorum.. Extra faaliyetlerimi arada zamanı geldiğinde blogumda yayınlayacağımda.. Bana ayrıca ulaşmak isteyenler mail adresini yayınlıyorum ulaşabilirler.. Mail sadece bu iş için açılmıştır.. İsmim vs. Gizlidir:) Kusura bakmazsınız artık.. Bu ülkede bazı şeyler adamı ipe kadar götürür.. Saygı ve Sevgi Dileklerimle..

Önceki Yazılanlar
Hizmet tarihinden itibaren ki ziyaretçi sayımız php hit counter olmuştur..